Özyeğin Üniversitesi, Çekmeköy Kampüsü Nişantepe Mahallesi Orman Sokak 34794 Çekmeköy İstanbul

Telefon : +90 (216) 564 90 00

Fax : +90 (216) 564 99 99

info@ozyegin.edu.tr

Haz 06, 2021

Basında ÖzÜ - Doğar Doğmaz Mesai Başı Yapmışım

Hürriyet

Türkiye'nin önde gelen iş insanlarından FIBA Grubu kurucusu ve onursal başkanı Hüsnü Özyeğin ile "Hey gidi yıllar" dedik... Özyeğin, hayatını "Ben 1 Ocak doğumluyum. Günlerden pazartesiymiş. Saati de sabah dokuzmuş." Tam mesai başlangıcına denk düşen bu tesadüf bana bir misyon gibi olmuş: Hayat boyu çalışmak için doğmak!" diye özetliyor...

"Fikir ve azim paradan önemlidir"

Genç yaştaki genel müdürlük görevlerinden sonra 1987 yılında kendi bankası Finansbank'ı kuran Özyeğin, "Kuruluşta elimdeki her şeyi sattım. Bu sayede çoğunluk hissesi hep bende oldu. 19 yıl sonra Finansbank'ı sattığımda Türkiye'nin en büyük yabancı yatırımı gerçekleştirilmişti. Fikir ve azim, paradan her zaman daha önemli. İyi bir fikir, doğru bir çalışmayla mutlaka sermaye bulur."

32 Yaşında Genel Müdürlük

PEKİ 1973 senesinde Türkiye'ye döndüğünde onu nasıl bir ortam bekliyordu? Anlatıyor: "Burada işler başka türlü ilerliyordu. Türkiye'nin önde gelen üç iş insanı Vehbi Koç, Nejat Eczacıbaşı ve İTO Başkanı Behçet Osmanağaoğlu'na mektup yazıp, doğrudan randevu istedim. Bankacılık serüvenim Mehmet Emin Karamehmet'le kolejden mezun olmamızdan 12 yıl sonra tesadüfen karşılaşmamızla başladı. Amerika'dan dönüşümün beşinci ayında kendimi Pamukbank'ın yönetim kurulu üyesi olarak buldum." Hüsnü Özyeğin, 1977'de, 32 yaşındayken Pamukbank'a genel müdür oldu. 1984'te yine Karamehmet'e ait Yapı Kredi Bankası'nın genel müdürlüğüne geçti. Kendi acaba bir kurumuna bu kadar genç yaşta birini genel müdür olarak atar mıydı? Bu soruyu "Diğer banka genel müdürlerinin en genci 55 yaşındaydı. Pamukbank'ın verdiği karar Türk bankacılığında bir devrimdi!" diye cevaplıyor: "Her konuda çok cesur adımlar attık. Bankanın üst yönetiminde Robert Kolej, Boğaziçi Üniversitesi, ODTÜ ekolü oluşturduk. O güne kadar bankacılığı pek bilmeyen parlak bir kuşağı sektöre kazandırdık. Demek ki bu yaşta bir insan bu işleri yapar. Bankacılık çok yıpratıcı bir meslek. O yüzden genç yapılmalı."

"Newyork Nefesimi Kesti"

LİSE eğitimi sonrası içinse tıpkı sınıf arkadaşları gibi kafasında tek yer vardı: Amerika... Özyeğin, "Gitmeyi o kadar çok istiyordum ki burada üniversite sınavlarına dahi girmedim. Amerika'da bir üniversiteye giremezsem B planım yoktu" diyor: "Üniversitelere kabul aldım ama bir türlü burs bulamadım. Burssuz bir eğitimi karşılayacak imkânımız yoktu. Sonunda matematik hocamın tavsiyesi ile bir yıllık burs yermeyi kabul eden Oregon State Üniversitesine kayıt yaptırdım. Ders dönemi başlamadan özel bir 'yaşam deneyimi programı yla bir ailenin yanına yerleşip Amerikan hayat tarzı nı öğrenmeye çalıştım. 17 yaşımda, New York'a vardığımda nefesimin kesildiğini hatırlıyorum... İlk kez yiız katlı binalar görüyordum! O yıllarda İstanbul'un en büyük binası on katlıydı."

Hem Okudum Hem Çalıştım

Amerika'ya ulaşmıştı ama maddi sınırlamalar devam ediyordu. Hüsnü Bey anlatıyor: "Amerika'ya giderken babam bana bin dolar vermişti. Seyahat masrafları, kayıt ücreti derken üniversiteye başladığımda elimde 100 dolar kalmıştı. Tutumlu olmak tercih değil mecburiyetti. Harcadığım her doları defterime yazıyordum. Oregon'da ilk yıl yaz döneminde gündüzleri belediyede kadastro stajyerliği, akşamları bir balık restoranında komilik yaptım. Hafta sonları da garson olarak çalışmaya başladım. ABD'de garsonlar bahşişten kazanırlar. Bu da müşterilerle iyi ilişki kurmanızı zorunlu kılar. İdare-i maslahatın bir sanat olduğunu orada öğrendim. Oregon daki üçüncü yılımda üniversitenin başkan yardımcılığına, dördüncü senemde Talebe Birliği Başkanlığı'na seçildim. Başkan olarak bir ofisim, iki sekreterim ve ayda 100 dolar da maaşım vardı!"

"ABD'den 50 Bin Dolarla Döndüm"

Bu sürecin sonunda başarılı olacağı alanın 'insanlarla iletişim kurabileceği bir iş' olduğuna karar verdi. Mühendis olarak başladığı eğitimini Harvard'da 'iş idarecisi' ve iktisatçı' olarak tamamladı. Harvard'daki okul ücreti için yine bir yandan çalışması gerekti. Hüsnü Bey bu dönemi şöyle anlatıyor: "İlk yıl kafeteryada yarı-zamanlı işe başladım. Birinci sene sonunda kantin ihaleyle verilecekti. Okul yönetimine öyle detaylı bir rapor sundum ki kantin işletmeciliğini kazandım. Hemen bir portatif pizza makinesi satın aldım. Pizzanın yapımı çok kolaydı. Satış fiyatı, maliyetinin üç katıydı. Önceki işletmeci üç kişi çalıştırıyordu, ben bir kişi ile devam ettim. Dokuz ayın sonunda cebimde tam 8 bin 200 dolar net kâr vardı. Okulu bitirdiğim cuma günü eşyalarımı topladım, pazartesi sabahı danışmanlık şirketi Arthur D. Little'da yeni işime başladım. Profesyonel hayata başladıktan sonra da hiç tatil yapmadım. Paramın değerini bildim, tasarrufa riayet ettim. Ülkeden sadece iki diplomayla değil, cebimde tam 50 bin dolarlık bir birikimle ayrıldım."