
Kendimi bildim bileli insana dair konular hep ilgimi çekmiştir, özellikle de psikoloji ve psikiyatri. Bu nedenle hep bir psikiyatrist olmayı düşünmüştüm bir ”fenci” olarak. 2010 yılında, Koç Lisesi’ni de tam burslu olarak bitirirken geçirdiğim ufak bir rahatsızlık sonucu sınava giremedim. Sonraki senemde sınava calışırken psikolojiye duyguğum ilginin daha yoğun olduğunu fark ettiğimde TM alanında hazırlanmaya başladım. Çoğu zaman kayıp yıl diye nitelendirdiğim bu yıl aslında istediklerimi daha iyi kavramam için bir fırsat oldu bana.
Stresli bir sene sonunda, kararsız bir döneme girdim. Yaklaşık 18-19 okul gezdikten sonra, işletme alanındaki başarısı, yapılan yeni kampüsü, hocalarının araştırmaya verdiği önem ve burs imkanlarından dolayı o sırada yeni açılan Özyeğin Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü seçtim. Hazırlık atlama sınavını geçip, psikoloji lisans dönemimin ilk senesine adım atmış oldum.
Bölümün ilk ögrencilerinden biri olarak bölümüme katkıda bulunmak adına Psikoloji Bölümü ve Sosyal Bilimler Fakültesi temsilcisi oldum. Bunun yanı sıra ilk senemde pek çok araştırma projesinde yer aldım. İlk senemin yazında hocalarım Dr. Asiye Kumru ve Dr. Justin Marcus'un farklı projelerinde asistan olarak çalışma imkanı buldum. Dr. Marcus'la olan projem geçen yaz sonuçlandı ve makalemiz 73. Academy of Management konferansında yayınlandı. Ben de bu sayede bilimsel bir çalışmayı ortaya koymanın keyfini ve zorluğunu tattım. İkinci senemde de çeşitli projelerde asistanlıklar yaptım.
Bütün bunların yanı sıra Fikir ve Münazara Kulübüne üye oldum. Münazara kulübünde okulun desteği ile yurtiçi ve yurtdışında çeşitli turnuvalara katıldım ve Dünya Liselerarası Münazara Şampiyonası’nda juri oldum.
Harvard’da bir yaz
Parçası olduğum çok sayıda araştırma projesi ve yüksek ortalamamın da yardımıyla Harvard Gelişim Çalışmaları Laboratuvarı’na stajyer olarak kabul edildim. Bu sayede bütün yazımı Amerika’da, makalelerini ve kitaplarını okuduğum hocalarla araştırma yaparak geçirdim. Bilimsel olarak yoğun ve öğretici bir yazdı benim için. Üniversite hayatım süresince geliştirdiğim sunum becerilerimin de yardımıyla stajımın sonunda Harvard Psikoloji departmanına poster sunumu yaparken çok rahattım.
Ancak şunu da söylemeliyim: Özyeğin’in bana sağladığı maddi ve manevi destek beni amacıma kavuşturdu. Okulum masraflarımı karşılamasaydı bu yaz sadece bir hayal olarak kalmaya devam edecekti. Belki daha da önemlisi başka hiçbir üniversite, kolay kolay ikinci sınıftan bir öğrencisini yurtdışına yollamazken, fark yaratan Özyeğin Üniversitesi’nin bana bu fırsatı sunması oldu. Daha okula girdiğim ilk sene dile getirdiğim bir laboratuvarda çalışma arzum reddedilmedi, aksine desteklendi. Ben de okulumun bana sağlayacağı bu yardımı bilerek başvurabildim staja.
Her sene yeni bir macera: Maymunlarla deney!
Bu yaz ise bambaşka bir macera bekliyor beni. 3. sınıf stajım için başvurduğum dünyanın sayılı entitülerinden biri olan Almanya’daki Max Planck Enstitüsü Wofgang Köhler Primat Çalışmaları Laboratuvarı’na kabul edildim. Yani 2014 yaz dönemim diğer dönemlerimden farklı olarak bebeklerle değil, maymunlarla deney yaparak geçecek.
Fulbright Doktora Bursu
Yeni öğrendiğim güzel bir haberi de paylaşmak istiyorum. Türkiye Fulbright Eğitim Komisyonu’nun 2015-2016 Akademik Yılı Öğrenci Programı için yüzlerce adayla birlikte başvurup ve mülakatına girdiğim bu zorlu sürecin ardından Fulbright Doktora Bursu’na seçilmiş bulunuyorum.
Ancak bu daha Fulbright bursiyerliğinin ilk adımı. Resmi olarak bursiyerliğim önümüzdeki sene Amerika’da bir doktora programına kabul olmamla başlayacak.
Başarımı destekleyen ve becerilerimi ortaya çıkaracak bir okulda olduğum için çok mutluyum. Teşekkürler ÖzÜ!