Özyeğin Üniversitesi, Çekmeköy Kampüsü Nişantepe Mahallesi Orman Sokak 34794 Çekmeköy İstanbul

Telefon : +90 (216) 564 90 00

Fax : +90 (216) 564 99 99

info@ozyegin.edu.tr

Engellilere Yönelik Duyarlılık/Farkındalık Eğitim Teknikleri

Engellilere Yönelik Duyarlılık/Farkındalık Eğitim Teknikleri

Sosyal psikolojik ilkeler, farklı eğitim yöntemlerinin içeriklerinin geliştirilmesinde kullanılabilir. Bu doğrultuda hazırlanan engellilere yönelik duyarlılık eğitim yöntemleri, bilgilendirme eğitimleri, etkileşimde bulunma, rol oynama/canlandırma, davranışı model alma eğitimleri olarak sınıflandırılabilir.

Bilgilendirme

Bilgilendirme eğitimlerinin temel mantığı; Lipmann’ın (1922) kalıp yargılar “kafamızdaki resimler” şeklinde ifade ettiği, bir sosyal grup hakkındaki bilgi, düşünce ve inançlarına dayanmaktadır. Buna göre bir grup hakkındaki bilgi ne kadar azsa, başkalarının o grup hakkındaki fikirleri o kadar kolay kabul edilerek kalıp yargıya yönelir (Kağıtçıbaşı,2012). Engellilere yönelik hatalı ya da yetersiz bilgiye sahip olmaları nedeniyle, onlarla nasıl ilişkiye gireceğini bilemeyen kişiler, kaçınma, korkma, aşırı koruma ya da kontrol etmeye çalışma gibi davranışlara yönelmektedir. Bu bağlamda resmi eğitim sistemi içinde ders ve konferanslardan, çocuklara engellilerle ilgili arkadaşlık öyküleri okutulmasına, yetişkinlerin engelli hakları konusunda bilgilendirmesi çalışmalarına, işyerinde hizmet içi eğitimlere kadar pek çok şekilde bilgilendirme eğitimleri yapılabilir (Hunt,2008 &Hall,2008). Yine bilgilenme eğitimleri, engellilik konusunda bir tartışmaya katılma, kitle iletişim araçları, tiyatro, film gibi pek çok faaliyetle gerçekleştirilebilir (Kaner& Öğülmüş & Büyüköztürk & Dökmen & Daşdemir, 2004). Örneğin, engellilere yönelik farkındalık yaratmaya yönelik olan çeşitli projelerde, engel gruplarına yönelik bilgilendirme yapılması adına basın açıklamaları, broşür dağıtımı gibi faaliyetlere yer verildiği görülmektedir.

Etkileşimde Bulunma

Bilgilendirme eğitimleri çok önemli olmakla birlikte; engellilikle ilgili önyargılar sadece bilgilenmekle ortadan kalkmaz (Dequin & Schilling & Huang, 1988). Tutumların değişime dirençli boyutu olan duygu boyutu, ancak hakkında olumsuz tutumlara sahip olunan grup ya da grup üyeleri ile olumlu etkileşimlerde bulunmayla değişebilmektedir (Mamatoğlu, 2015). Etkileşim tekniği, katılımcıların aktif katılımını gerektirdiği için pasif katılımdan çok daha uzun süren tutum ve davranış değişikliği üretmektedir (Oskamp,1981). Bireyin olumsuz tutum veya önyargılarının bulunduğu grup üyesiyle temasta bulunması, yeni elde edilen bilgilerle birlikte eski bilgilerin sorgulanmasını, kalıp yargılar ve tutumdan önce davranışın değişmesini, duygusal bağların kurulmasını ve kendi içinde bulunduğu gruba ait kavramları yeniden sorgulamasını sağlayabilir (Gürkaynak, 2012). Farklı bireyler arasında dostluklar geliştiğinde, tektipleştirme, önyargı ve ayrımcılık azalabilmektedir.

Rol Oynama Canlandırma

Tutumların değişimi için etkili yöntemlerden biri olan rol oynama/canlandırma tekniği; engellilere yönelik tutumların değiştirilmesinde aktif katılımı teşvik eden bir yaklaşımdır (Watts,1984). Engellilere yönelik yetişkin tutum değiştirme eğitimlerinde sık kullanılan bir yöntem olan canlandırma, engelli olmayan bireylerin engelliymiş gibi davranarak içgörü geliştirmelerini hedeflemektedir. Etkileşimde bulunma tekniği gibi, canlandırma tekniğinde de bazı önemli hususlar bulunmaktadır. Buna göre eğitimcinin/uygulayıcının hedefleri ve bu uygulamayı yapma nedenleri hakkında bilgilendirme yapması önemlidir. Canlandırılacak durum açıkça ve detaylıca anlatılmalı ve herhangi bir katılımcı canlandırma yapmaya zorlanmamalıdır. Rol oynama etkinliği başlatıldığında, herhangi bir “doğru veya yanlış” yargılamasının olmayacağı belirtilmelidir. Katılımcılar çalışmaya herkesin katıldığını bilmelidirler. Hedef, engellilikle ilgili bir durum ortaya çıkarmak ve sonuçları hakkında konuşmak olmalıdır. Rol oynama etkinliği başladıktan sonra tartışmaya yetecek kadar ve eylem etkisini azaltmaya ya da tekrarlayıcı hale gelmeye başlayıncaya kadar devam etmelidir. Etkinlik bittiğinde gözlemciler ve aktörler hakkında geri bildirim verilmelidir. Tüm aktörler, belirli davranış ve duygulara olan deneyimlerini ve tepkilerini tanımlamalıdır. Buna ek olarak, gözlemciler neler olduğunu rapor etmeli ve sorular sormaya teşvik edilmeli, canlandırmada neler olduğu, niçin böyle devam ettiği ve ortaya çıkan durumdan memnun olup olmadıkları tartışılmalıdır (Shapiro,2000).

Davranışı Model Alma

Sosyal Öğrenme Kuramı’na dayanan davranış model alma yöntemi ile katılımcılara engelli bireye yönelik doğru ve yanlış davranışlar ve bunların sonuçları rol modeller aracılığıyla gösterilir (Bandura,1986). Rol modeller video ya da canlı performans ile davranışları katılımcılara aktaran kişilerdir. Daha sonra rol modelleri izleyen katılımcılardan modelin ortaya koyduğu doğru davranışları denemeleri istenir. Burada beklenti, katılımcıların taklit ederek tekrarladığı doğru davranışlarının zaman içinde pekişerek alışkanlığa dönüşmesidir. Örneğin, engellilere yönelik duyarlılık kazandırmayı amaçlayan bir çalışmada, bireylerin görme engelliler için özel düzenlenmiş olan kaldırımlara araç park etmediğini gösteren çeşitli videolar seyrettirilerek, bu davranışın tekrar edilme sıklığı arttırılabilir. Davranışı model alma yöntemi rol oynama yöntemini hatırlatmakla birlikte aralarında bir fark bulunmaktadır. Davranışı model alma yönteminde, hedef davranışsal tutuma yönelik beceriye odaklanılmakta ve katılımcılardan bu davranışı tekrar etmesi istenmektedir.

Yukarıda belirtilen teknikler, tutum değişimine belirli koşullar sağlandığında pozitif katkı sağlamakla birlikte, birden fazla tekniğin bir arada kullanılmasının, engellilere yönelik olumsuz tutumların ve buna bağlı önyargı ve ayrımcılığın azaltılmasında en etkili yol olduğu görülmektedir.

Kaynakça

  1. Bandura, A. (1986). Social Foundations of Thought and Action: A Social-Cognitive View. Englewood Cliffs: Prentice Hall.
  2. Dequin, H. C., Schilling, I., Huang, S. (1988). The Attitudes of Academic Librarians Towards Disabled Persons. The Journal of Academic Librarianship, 14(1): 28-31.
  3. Gürkaynak, E. Ç. (2012). Toplumsal Temas: Önyargı ve Ayrımcılığı Önlemek İçin Bir Sosyal Değişim Aracı Olarak Kullanılabilir Mi? In: Çayır, K., Ayan, M. (Eds.), Ayrımcılık Çok Boyutlu Yaklaşımlar. İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları, pp. 255-266.
  4. Hall, E. W. (2008). Changing The Way Employees Interact With Guests With Disabilities. Journal of Disability Policy Studies, 19(1):15-23.
  5. Hunt, C. S., Hunt, B. (2004). Changing Attitudes Toward People With Disabilities: Experimenting With An Educating Intervention. Journal of Managerial Issues, 16(2): 266-280.
  6. Kağıtçıbaşı, Ç. (2012). Günümüzde İnsan ve İnsanlar, Sosyal Psikolojiye Giriş. İstanbul: Evrim Yayınevi.
  7. Kaner, S., Öğülmüş, S., Büyüköztürk, Ş., Dökmen, Z., Daşdemir, H. (2004). Toplum Özürlülüğü Nasıl Anlıyor. TC. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı.
  8. Mamatoğlu, N. (2015). Türkiye’de Engelli İstihdamının Genel Görünümü: İşveren Gözüyle Engelli İstihdamını Artırma Konusunda Önerilen Politikalar. Alternatif Politika, 7(3):524-561.
  9. Oskamp, S. (1991). Attitudes and Opinions, 2nd ed. Englewood Cliffs: Prentice Hall.
  10. Shapiro, A. (2000). Everybody Belongs: Changing Negative Attitudes Toward Classmates with Disabilities. New York: RoutledgeFalmer.
  11. Tasa, H., & Mamatoğlu, N. (2028). Attitude Change and Sensitivity Training for People with Disabilities. Turkiye Klinikleri Psychological Special Topics, 3(1), 11–21. DOI Link
  12. Watts, W. A. (1984). Attitude Change: Theories and Methods. In: Jones, R. L. (Ed.), Attitude and Attitude Change In Special Education: Theory and Practice. Virginia: The Council for Exceptional Children, pp. 41-69.